Şahsi bir meselenin içinden yuvarlanıp şuracıkta düştüm kollarına.

Omuzlarından bir avuç su içtiğim günlere feryadım.

Gökyüzünün sessizliğini çekip aldım aydan, koynuma güneşi dayadım.

Şaibeli uçurumların gölgesinden yuvarlanan sesli bedenlere ufak bir kelamım olacaktı;

Çok toz alıp geldik bu diyarlara, sizler yuvarlanmayın.

Ufak hüzünlerin güzlerinde kimsesizlikten medet ummayın.

Medet umulan diyarlardan düşüp geldim koynuna.

Şuracığa yasladım başımı, düşüyorum göksüz uçurumlara.

Tam da sırası, hiç de fena değil akan bir derenin sesini duymak için son kez gidilen mekân bana.

Bana uzak değil dünyanın her bir ayrı komşusu,

Bana uzak değildir şimdi senin fısıltın,

Beni en derinde ara.

Kör bir akşamın koynundan çıkıp geldim sana.

Göksüz uçurumlardan yuvarlanırsan sen de tam beni oracıkta ara.

Hayallerin gerçeklere kaydığı uçurumlarda,

Sesin soluğun çıkmasın yalnız kalırcasına,

Bir gül uzatacak mısın koynundan?

Koynundan bir gül koparacak mısın bana?

Vedalara elveda olacak, son kez bir gül bana.

İrem Yılmaz

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir