bu uzayıp giden puslu günlerin akşam üstleri
gölgenle raksa durunca anladım
ben bu dünyaya sana yenilmeye gelmişim

ellerin yüzümü çalıyor
ellerin ben yüzümü ararken bir soluk bahşediyor
bir soluk atların arkasından sana yetişmeye çalışıyor
küller kıvılcım diye yalvarırken
ben sende yangınları seyrediyorum
giderek büyüyen, giderek sevgi gibi büyüyen
tavan çatlaklarının arasından bir ışık
beni her sabah sana doğru itiyor
saçlarına bir ay, bir gezegen değmiş
parmaklarının arasından yaşamak süzülüyor gençliğime
ben bu dünyaya sana yenilmeye gelmişim

bakışlarını kaçırma
bakışlarına birkaç yaşamak ve birkaç ölümüm sığıyor
bir şarkıya eşlik ediyorsun
bir pikabın iğnesi havsalamda dolaşıyor
kelimeler ağzından
dünyanın yaradılışından beri
aheste aheste dökülüyor
onları adem’den bu yana biriktiriyorum
seni dünyanın çatısında dansa kaldırıyorum
bana öfkelenen kurda ve kuşa birer masal bağışlıyorsun
göğsüme bastırdığım bir çakı oluyor gülüşün
örtündüğümüz perdeye kar düşüyor
seni görünce ay düşüyor
seni görünce güneş kaç tane ben varsa içine düşüyor
ben bu dünyaya sana yenilmeye gelmişim

birkaç şiire beş ilim yazdım
saçlarımın beş beyazı var
beşine birer bakış yaz
kirpiklerinin gölgesine asılacak birer ayet gibi
göndere çekilecek bir bayrak gibi
sallanıyorum sokaklarında
bir çıkmazdan bir başka çıkmaza
hayranlık besler gibi
o ok gibi kirpikleri kime taşıtacağını biliyor tanrı
siyah geceyi saçlarına örttüğünde
bir kere daha iman ettim
maviden bile güzel
ben bu dünyaya sana yenilmeye gelmişim

Alperen Alparslan Gözen

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir