15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan felaketi; ardından gelen travmatik toplum deneyimiyle, yargılamalardaki hukuksuzluk keyfiyetiyle ve felakete giden yolda es geçilen, muktedirlerin konuşulmasını istemediği olaylarla çok boyutlu sorgulama talebimiz dördüncü yılında da kararlılıkla devam ediyor.

Üzerine sağlıklı konuşulamayan, ana akım medyada sorgulanır gibi yapılan bu felaketi önceleyenler muktedirlerken, önleyen beğenmedikleri Cumhuriyetin ideoloji ve karakteriydi. Kökü çok derinlerde olan bu çınarın yara aldığı açıktır, onu sistematik keyfiyet ve Emevi ideolojisinden kurtaracak olan da yine Cumhuriyetin gençliği ve karakteri olacaktır.

Bugün, 15 Temmuz anmalarının altında içselleştirilmiş demokratik tavırdan ziyade, derinlere inildikçe ortaya saçılan suçluluğu örtbas etme refleksi var. Bir hesaplaşma ya da öz eleştiriden çok, bugün, hâlâ çeşitli dini yapılara yol vermeye devam edilen bir yönetim anlayışı var.

Bir yandan da hazır olmak icap ediyor.

Yarın için hazır olmak, kendi içerisinde bilinmeyene karşı duyulan doyumsuz bir açlığı içeriyor aslında. Dünyayı çok boyutlu kavramadan, kavramları bir noktadan sonra tekrar sorgulamadan kısa vadeli neden-sonuç tanımlamalarıyla fikir albenisi yaratamayız.

Binlerce dermana değişilmeyecek dertlerimiz, ilgiye ve alakaya muhtaç.

Fazlasıyla muğlak bir yazı oldu sanırım. Şimdilik, sorunları çözecek kutsal cümlenin gizli öznesi, serbest bilinç akışı yapmakta. Nesnesi olduğumuz dünkü keskin cümlelerin yerine, bugün muğlaklık, amaçsal iradeyi ve öz farkındalığı öne çıkardığından zannımca kabul edilebilir. Tercih meselesi.

Burak Turan

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir