Seyyâha gem vurulmuş, aşılmaz memnûlardasın
Gâlip gelinmez harpten, beklenen muştulardasın
Düşlerde kayboldum, bilmem hangi uykulardasın
Gizlensen de gizsen de kendinde bulanınım ben
Alnında noktalanmış elif, cümlenden mahrûmum
Yabancısın hâlime, ferman dinlemez mevhûmum
Rûhum karışırken toprağa, yâdinden merhûmum
Söylesen de sussan da gönülden duyanınım ben
Kahrınla gamzedeyim, hem meftûnum vahasına
Şerbet olsun zehrinden, kabûlüm ben dahasına
Cephenden ayrılmam kara kurşunlar pahasına
Vurulsan da vursan da ummâna varanınım ben
Zülfünden dökülen rüzgâr savrulur râyihândan
Şahlan küheylân şahlan, sahrâ esrik iştihândan
Merhem aramam derdime onulmaz cerîhândan
Kanasan da kanatsan da kabuk tutanınım ben
Çehrende demlenen kandil göz kırpar nişânende
Sînemden geçmeye kavrulmak gerek kuşânende
Makber kazılmaz başka, bir bulunsam kâşânende
Karsan da karaysan da renginden dolanınım ben
Hâlinden döner mest olmuş, pervâne âhestedir
Ufkunda memnun ancak kanadından şikestedir
Bilmez hiç pervâ nedir, her dönüşte bercestedir
Yaksan da tutuşsan da nârında yananınım ben
Kamer mühründen sırtın serçeme bergüzâr olur
Doludizgin sesinle göğüm sonsuz mahzâr olur
Koştuğunda görmem kim gülşen kim lalezâr olur
Dikensen de gülsen de bahçende solanınım ben
Hilâl Sönmez
3 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir