Macaristan tarihinin en önemli yapılarından olan kale, piskoposlar tarafından 13.yy.da inşa edildi. Bizimle olan ilişkilerine gelmeden önce 14 ve 15.yy.larda çeşitli yağmalara uğrayan Estergon Kalesi, önemli siyasileri ve bilim adamlarını ağırlamış, Macaristan için önemini korumaya devam etmiştir[2].

  Estergon Kalesi’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçme hikâyesi 1526 yılında Osmanlı ve Macaristan arasında yapılan Mohaç Savaşı ile başlar. Savaşta kesin bir zafer elde eden Osmanlı’nın önündeki Macaristan engelinin ortadan kalkması, uzun yıllar boyunca Macaristan topraklarında devam edecek olan Avusturya-Osmanlı Savaşlarının patlak vermesine neden olur. 1529 yılındaki Osmanlı kontrolü[3] birkaç defa el değiştirecektir. İktidar boşluğundaki Macaristan’da iki farklı kralın belirmesiyle Sultan Süleyman rotasını Viyana’ya ve daha sonra da Budin’e çevirecektir. 1541 yılında Sultan Süleyman’ın Budin’i zaptı ve eyalet hâline getirmesinden hemen sonra Avusturya destekli I.Ferdinand’ın şehre saldırması Estergon’un fethine ön ayak olur. 1543 yılında bizzat sefere çıkan I. Süleyman, 1 ay süren muhâsaranın ardından kaleyi teslim alır. 

Matrakçı Nasuh, Estergon Kalesi’nin Fethi

    50 yıldan fazla bir süre Osmanlı hâkimiyetinde kalacak olan bu kale, 1593 yılında Avusturya’ya savaş ilânı kararının verilmesinden sonra aldığı konumdan dolayı önemini daha da arttırır. Çünkü kale, Viyana’ya ulaşmak için kilit konumda bulunuyordu. 

  KALENİN DÜŞMESİ ve PEÇEVİ

    Avusturya, Almanya, Bohemya ve hatta Osmanlı’ya bağlı olan Erdel kralı, Eflak ve Boğdan voyvodaları Osmanlı’ya karşı bir ittifaka girmiştir. Savaşlar başta Osmanlı yenilgileriyle başlasa da sonradan orta seyirde devam etmiştir. 

    Ağustos 1595’te, Avusturya Orduları Başkomutanı Prens Mansfeld Gran Estergon’u kuşattı. Bölgede bulunan Sinan Paşa’nın oğlu Mehmed Paşa kuvvetlerini bölerek Prens’i iki ateş arasında bırakmayı planladı. Ancak seksen bin kişilik kuvveti olan müttefikler, Mehmed Paşa’yı yenerek onu kaçmaya mecbur ettiler. Bu savaştan sonra düşmana darbeler vurmaya çalışan Lala Mehmed Paşa, Serdâr-ı Ekrem’in kaçtığını anlamış ve bin dört yüz askeri ile kaleye çekilmiştir. 

    Muhâsara sırasında Estergon’da bulunan Pécs’li Osmanlı Tarihçisi “İbrahim Peçevi” anlattıkları ile kale içi durumunu gözler önüne seriyor. 

“Askeriyle beraber kaçan ‘bî-ar’ Mehmed Paşa’dan yardım alamayan Estergon Kalesi, Kerbela gibidir; su deposu ve barut deposu da düşmanların elinde. Asker buğday yiyor, içi yanıyor, bir damla su bulamıyor ki içsin. Serinlemek için sarnıç etrafındaki mermerleri yalayan ve bir damla su diye can verip can alan elsiz, ayaksız (gaziler) bitkin ve yaralı…Çaresiz dertlilerin çığlıkları ve iniltileri gönülleri çıldırtır, umutsuzluğa düşürürdü.”[4] 

    Burada anlatıldığı üzere askerlerin savaşmaya gücü kalmamıştı. İttifak orduları bir gün    içinde kaleye binden fazla gülle yağdırmaya devam ediyordu… 

    Bir aylık kuşatmadan sonra kaledeki yönetim heyeti “vire ile teslim olma” kararı aldı. Yani boş kale Avusturya’ya verilecek, Paşa ise halkıyla kaleyi boşaltacak ve gidecekti. 

    Kuşatma günlerinde söylenmeye başlanan ve bugün bildiğimiz “Estergon Kal’ası” Türküsü de bu günleri anlatmaktadır: 

“Estergon kalesi subaşı hisar,

 Baykuşlar çığrışır bülbüller susar,

 Kafir bayrağını burcuna asar. 

 Akma Tuna akma ben bir dertliyim, 

Yâr peşinde koşan kara bahtlıyım.”  

  ESTERGON SON KEZ TÜRK KONTROLÜNDE 

    Yıllar 1604’ü gösterdiğinde “Sokolluzade Lala Mehmed Paşa” vezîr-i âzam ilan edildi. Serdâr-ı Ekrem olarak İstanbul’dan Budin’e hareket eden Paşa, Peşte ve Vaç Kalelerini aldı. Ancak Estergon Kalesi Lala Mehmed Paşa’nın içinde bir ukteydi. Onu kendi elleriyle düşmana teslim etmek zorunda kalmıştı. Estergon, Tuna’ya yaslanmış vaziyette gerçek sahiplerini bekliyordu. 

    Paşa, Estergon’a sefere çıkacağı gün Cuma namazını Ayasofya’da kılmış ve Estergon’da da kılmak için niyetini yapmıştır. Sonrasında Sultan I. Ahmed ile görüşür ve yola koyulur. Estergon’a saldırıdan önce gelecek olan kaynakları engellemek için Ciğerdelen ve Aziz Thomas Kaleleri’nin zaptı önemliydi[5]. Bu kalelerin alınmasıyla Estergon’un fethine yönelik engeller ortadan kalkar.

    Lala Mehmed Paşa komutasındaki ordu, 3 Ekim 1605 tarihinde toplu hücûm ile şehri zapt etmişti. Lala Mehmed Paşa’nın istekleri yerine gelmiş ve duası kabul olmuştu. İstanbul’a dönen Lala Mehmed Paşa, bugün hâlâ mezar taşında yazan “Estergon Fâtihi” unvanıyla şöhretlendirildi. Sadrazamlığı da vefâtı dolayısıyla kısa sürmüştür. 

    II.Viyana Kuşatması ve Kutsal İttifak-Osmanlı Savaşlarına kadar 78 yıl boyunca kale Türk hâkimiyeti altında kaldı. Osmanlı’nın Ciğerdelen Muharebesini kaybetmesiyle Leh Komutanı Jan Sobieski 29 Ekim’de kaleyi kuşattı. 1 Kasım’da teslim edilmesiyle kale, Türk kontrolünden tamamen çıkmış oldu.

    Bugün Estergon’da yapılan birçok Türk eserinden geriye sadece “Öziçeli Haci İbrahim Camii” kaldı. Birçok cami ve minareler maalesef Avusturyalılar tarafından tahrip edilmiştir. 

Estergon Türküsü’nün günümüze ulaşan dizeleri şöyle devam eder:

“Estergon Kâl’ası bre dilber aman 

Su başı durak aman 

Kemirir gönlümü bre dilber aman

Bir sinsi firak.” 

Batuğhan Tatar 

15.05.2020

                                                                      KAYNAKÇA

1. Portal., The history of our town. Esztergom.hu. [Çevrimiçi] 

2. —. Internet Archive. [Çevrimiçi] http://www.esztergom.hu/wps/portal///english?menuid=ADMR- 6WPSHD&docid=ADMR-6WPT7B. 

3. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. s, 329. Osmanlı Tarihi II.Cilt. 

4. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. s, 339. Osmanlı Tarihi II.Cilt. 

5. Tektaş, Nazım. Osmanlı Tarihi 1 – Çadırdan Saraya. 

6. Atak, Ali Osman. s, 58. Kanije Zaferi. 

7. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. s, 92. Osmanlı Tarihi III.Cilt. 

8. İnalcık, Halil. s, 203. Devlet-i Aliyye III.Cilt. 

9. Türk Macar Dostluk Derneği. [Çevrimiçi] http://www.turkmacar.org.tr/macaristanin-estergon- oziceli-haci-ibrahim-camii/. 

[1]CITATION The \l 1033

[2]CITATION The1 \l 1033

[3]CITATION IIC \l 1055

[4]CITATION Tek \l 1055

[5]CITATION Ata \l 1055

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir