Biz eski zamanlarda yaşamalıydık,
Hem değeri vardı o zamanlar sevdanın.
Soylular eğiliyorken önünde kirli esvaplarımızın,
Coşkusunu anlatmalıydık Paris’teki o anların.
Bize bakarken mutsuzlar, imparator ve yağmalanan köşkler,
Dilimize dökülmeliydi yasaklanmış tüm kelimeler
Ya da bir serseri olmalıydım Bastille’in zindanında
Yahut bir burjuva, talan edilmiş bulvarlarda.

Biz eski zamanlarda yaşamalıydık,
Değeri bilinen zamanlarda aşkların,
Kol gezdiği günlerde bile vebaların
Tutulmalıydık en karasına sevdaların.
Evinde beraber uyurken bir Cenevizlinin,
Anahtarını bulup zincirini çözmeliydik denizin,
Meşke dalarken Beyoğlu’nun konağında,
Azgın köpeklerden kaçmalıydık Pera’nın sokaklarında.

Biz eski zamanlarda yaşamalıydık,
Değeri bilinen zamanlarda sevdanın.
İki seyyah olmalıydık ilhamını veren Polo’ya,
Amacımız yolculuk olmalıydı Hindistan’dan Burun’a,
Acısı ağırlaştırırken bedenini yorgun Dante’nin,
Şahidi olmalıydık serpilişinin maşuku Beatrice’nin.

Ben eski zamanlarda yaşamalıydım.
Sevda bir cıvıltı,
Zamanın korularına yabancı.
Yabancı bir ses yadırgıyor çağını,
Anlattığım o kadınlar da masalsı,
İnce ince dallar gerçeklerin ormanında,
Artık birer resen kadınların saçları.

Meftunum sana ecem!
Yalnız eski zamanlardan ateşimin harı,
Sen tuttursan da şimdiki zamanların şarkısını.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir