Sis düşer balkonuna
Sen beyaz kadın
Elinde tutarsın sabahlarımın kadehini
Dayanırsın hatıralarına şekersiz
Kâh çiçekli ağaçlarla dolu bir yol
Kâh yaslanmış bir baş
Uzanmış saçlar
Gözlük parçaları duraktadır
Bekler yeni hüzünlerin dolmuşunu
Öğrendiklerini unutmayan bir alzaymır
Yudumlar papatyaları
Her bakıştan ırak
Her sözden saklı
Bizden bize bize dair aşk
Kimse solduramaz
Kimse araya giremez der
Sarmaşıklar
Soğuk alevler
Yakar ve yutar
Acımazsızdır beyazın sözü
Kâh bir kırık bardak
Kâh bir kumanda
On iki kedili bir evdir aşk
Zulmün ülkesinde
Kâh kıştır
Kâh bahar
Tuzlu bir yemektir aşk
Kâh acılı
İçinden çıkılmaz bir andır
Kurtulamaz hiçbir ruh
Unutmaz saç
Unutmaz sakal
Yığılmış çantalardır tutku
Utanmaz arlanmaz bir şımarık çocuk
Elinde hiç kırmak istemediği bir oyuncak
Kâh bir keman
Sonra
Yıllar geçer sanki dün gibi
Sis çöker yine balkonlara
Sabaha
Ve yokuşlara
Umutlu dağlara ve uçsuz manzaralara
Terlikle koşulur yine
Oturulur
Uzatılır bacaklar
Umutsuz tepelere
Yarını düşünmez sarmaşık
Hep gençmiş gibi
Hiç yaşlanmaz gibi
Kim bilir yokuşları
Çıkmak zor inmek daha zor
İnce bir gelinliktir
Aşk
Karlar düşerken alınlara

Cengizhan Selçuk

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir