İdlip’te uğradığımız kalleşçe saldırı sonucunda şehit olan kahraman askerlerimize rahmet, yaralı mehmetçiklerimize şifa diliyoruz.

Hayatlarını yitirenler, yaralananlar sadece “birkaç” ile ifade edilenler değildir. Türk milletinin her ferdi yara almış, ölümü hissetmiştir.

Bugün vatandaşının canını önemseyen sağlam devletler herhangi bir vatandaşının burnu kanasa konsolosluklarıyla, büyükelçileriyle, uluslararası avukatlarıyla olayın takipçisi olmaktadırlar. Çünkü hepsi de kendi canına kıymet vermezse başkasının hiç vermeyeceğini bilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nden beklentimiz, dış politika oluşturma sürecinin ağırlığı altında ezilmeyecek birikimli, yetişmiş kişiler tarafından “insanı yaşat ki devlet yaşasın” öğüdüne uyarak milli hedefleri gözeten, uzun vadeli; politikalar oluşturmasıdır.

Çünkü tarih göstermiştir ki dününü bilmeden, yarınını hesap etmeden hareket eden devletler büyük sürprizlerle karşılaşmış ve hep kaybetmiştir. Ne yazık ki bugün tarihin kafiyesine şahit olduk.

Türk milletinin seçilmemiş temsilcileri Türk gençleri olarak milli hassasiyet taşıyan her grupla farklı fikirlerimize rağmen ortak büyük ülküler yolunda iletişim halinde olmalıyız. İletişim, insanların ve milletlerin ilerlemesinde hafife alınmayacak kadar önemli bir beceridir.

Milletimiz, ideallerimiz uğrunda gerekirse canımızı vermekten imtina etmeyiz ama önceliğimiz yaşamak ve yaşatmaktır. Biz yaşayacağız. Yaşayacağız ve daha iyisi olmak için çabalayacağız. Türk gençlerine seferberlik çağrımızdır kendimizi yetiştirelim. Canını feda edip mezar taşına adını oydurup göçen şanlı mehmetçiğimizin kanının hakkını verelim. Teslim olmayan, yüksek iradeli, sağduyulu kadroların temelini atalım.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir