YÖK verilerine göre 2018-2019 dönemi ön lisans ve lisanstaki toplam öğrenci sayısı 7 milyon 250 bin 129. Bu öğrencilerin ekseriyeti de üniversite eğitimlerini yaşadıkları şehirlerden başka şehirlerde alıyorlar. Tam da burada barınma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını giderebilmek için üç tane alternatifleri var, dilerseniz bunları inceleyelim. İlki Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı KYK yurtları. Bu yurtların 2018 yılı itibariyle toplam kapasitesi 600 bin civarında. Yani isteyen herkes devlet yurtlarında kalamıyor maalesef. Elbette bu durumun oluşmasında ülkemizde son dönemde hızla artan üniversite sayısının da bariz bir etkisi var. Ancak bu bahis konuyu dağıtır diye düşünüyorum. İsteyen herkesin KYK yurtlarında kalamadığı gibi kalanların da pek de isteyerek kalmadıklarını söylemek mümkün. Zira söz konusu yurtlarda önemli problemler var. Bunlardan ilki yemek meselesi. Yemekleri şirketler yapıyor. Öğrencilere de burada harcayabilecekleri bir bakiye yurt tarafından veriliyor. Gelin görün ki bu bakiye genellikle yetersiz kalıyor ve öğrenciler üzerine bir miktar daha para koymak zorunda kalıyorlar. Bu durumun neticesinde aslında KYK yurtlarının da oldukça uygun olduğunu söylemek mümkün değil. Aslına bakarsanız yemek meselesinin çözümü basit. Yurtlar şirkete yaptırmak yerine yemekleri kendileri yaparlarsa bu sorun ortadan kalkacaktır. Elbette ifade etmek kadar kolay değildir ancak o kadar da zor olmasa gerek. Bu yurtlarda kalan arkadaşlarımdan duyduğum bir diğer olumsuzluk ise altyapı ve ulaşım problemi. Arkadaşlar internet hizmetinin kotalı ve yeterli seviyede olmadığını ifade ediyorlar. Çağımızın koşullarını düşündüğümüz zaman internet meselesi de oldukça elzemdir ve gerekli altyapı gençlerle sağlanmalıdır. Ulaşım problemi ise özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde tam bir kanser. Özellikle yeni yapılan yurtların neredeyse tamamı maalesef merkeze uzak konumlarda. Yani düşünün, sabahları uyanıp iki üç saat yol gittikten sonra bir şeyler öğrenip kendini geliştirmeye çalışmak oldukça zor olur. Üstelik gençlerimizin düşünmeye, çözüm üretmeye harcayabilecekleri enerjilerini yollarda harcaması kabul edilemez. Burada da bu yurtların devlete ait olduğunu ve bu meselenin ehemmiyetini düşünürsek yeni yapılacak yurtların merkezi lokasyonlardaki devlet arazilerine yapılması bu problemin önüne geçebilir diye düşünüyorum. KYK yurtlarında durum böyle. Öğrencilerin değerlendirebileceği bir diğer seçenek ise özel yurtlar. Ülkemizin güncel ekonomik vaziyetini düşündüğümüz zaman bu seçenek öğrencilerin önemli bir kısmı tarafından zorunda kalınmadıkça tercih edilmiyor. Ayrıca özel yurtlardaki fahiş fiyatlandırmaları da belirtmek istiyorum. Zira bu kurumlarda aşağı yukarı KYK standardında hizmetler ortalama iki üç misli fiyata sağlanıyor. Zannediyorum burada biraz da suistimal olduğunu söylersem haksızlık etmiş olmam. Önemli noktalardan birisi de yine özel yurt başlığı altındaki tarikat-cemaat yurtları. Bu kısım çok mühim. Bu yurtlar genellikle bedava oluyor. Fakat takdir edersiniz ki bu devirde devlet bile gençlere bedava bir hizmet sunmuyor. Buralarda maalesef öğrencilere barınma imkanı vermeleri karlılığında onları kendilerinden biri yapmak amaçlanıyor. Bu durum sadece yetersizlik problemi değil memleketimizin yarınları için de elzem bir güvenlik problemidir. Bu şekilde başlayan işlerin nerelere geldiğini yakın geçmişte gördük zira. Üstelik Anadolunun bazı yerlerinde bir tane devlet yurdu olmasına karşın dört beş cemaat yurdu olduğu ve insanların buralara mecbur bırakıldığı iddiaları oldukça vahim. Devletimizin bu yurtlara yönelik denetimleri sıkı tutması ve buralara mecburen değil de isteyenin gidebilmesi açısından yeterlilik sağlayabilmesi gerekir. Son seçenek ise evler. Yine evlerde kalan öğrencilerin de önemli kısmı mecburiyetten kaldıklarını ifade ediyorlar. Zira gezmek tozmak yeni şeyler keşfetmek için ayırabilecekleri bütçeyi doğal gaz faturasına ayırmak mantıklı değil. Ayrıca ev meselesinde maalesef öğrencilerin karşısına çıkan problemlerden bir tanesi de ev sahibi ve emlakçıların tavırları. Bir muhitteki en tekin olmayan kısımda genellikle kot ya da zemin katta daireler öğrencilere sunuluyor. Bu da yetmezmiş gibi bu evler de verilebilecek en yüksek fiyattan veriliyor. Ancak tabii ki buradaki durumu etik bulmasam da bu insanları suçlayamayız. Zira onların öğrencilere karşı bir sorumlulukları yok. Yardımcı olsalar elbette daha güzel olur ancak olmadıkları için de bir şey diyemeyiz. Öğrencilerin, yarının Türkiyesinin, barınma olanakları ve karşılarına çıkan problemler genel hatlarıyla böyle. Bu şartlar altında bir şeyler başarmaya çalışan öğrenciler olarak işimiz oldukça zor. Fakat söyleyebilirim ki bu problemlerin tamamını çözmek devletimizin elinde. Öğrenci kapasitesini karışlayacak kadar yurt hatta TOKİ eliyle ev bile yapılabilir. Bu durumda da öğrencilerimiz hem başka yerlere mecbur kalıp yanlış yollara yönelmezler, hem sadece okullarına ve hedeflerine odaklanabilirler, hem de o şirketin bu kurumun şu cemaatin kazanacağı para devletimizde kalır. Bu şartlar altında fikri hür vicdanı hür, hedefleri olan, yarınlara umutla bakan, geleceğin güçlü Türkiyesini inşa edecek, amiyane tabirle vatanı kurtaracak gençler yetiştirmek pek olası değil. Ama unutulmamalıdır ki bu olumsuz koşullar altında bir şeyler ortaya koymaya çalışan tüm öğrenciler dirayetli ve azimli bir şekilde çalışmaya devam ederler ise bugün değilse bile yarın bu sorunlar güzel memleketimizde konuşulmayacaktır. Mustafa Kemal’in “Umutsuz durum yoktur. Umutsuz insan vardır.” sözüyle yazımı bitirirken mücadele eden, vazifesinin bilincinde olan tüm öğrenci kardeşlerime saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Mehmet KUL

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir