“Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olma imkanını vermiyor.”Coğrafyanın ve keyfî idarenin kaderini tayin ettiği bir cehennem içinde gelecek 10 yılını planlayamamak.
Son günlerde şu cümlenin içinde saklı umutsuzluk ve karamsarlıktan beni yerin dibine sokan başka bir durum daha yoktur. Siyasal uğraşlar verdiğimiz uzun birkaç ayın geride bıraktığı hezimetten kaynaklı duygu yüklü enkaz ve hasret kaldığımız medeniyeti görme yoluna her geçen gün daha da uzaklaştığımız 21. yy ilk çeyreğinin son zamanları…

***

TÜRKSÜZ TÜRKİYE

Ortadoğu bataklığında beraber yaşamak mecburiyetinde kaldığı 3 milyon*  Suriyeli’nin arasında; rezil ekonomi politikasının sebep olduğu beş parasızlıkla, bizi kusma derecesine getirdikleri boktan siyasal çekişmeleriyle imkansızlığa alıştırılmış yeni “Türkiye” gençliği. 
Yaratmaya çalıştıklarının en büyüğü ise milliyetsizlik.
Bütün debelenmeleri sana geçmişini unutturmak için. Bu yüzden her sabah metroda farklı lisanlarıyla onca Ortadoğulu görüyorsun. Dilencisinin bile Türkçe konuştuğu günlere hasret kalan bizlere inat olsun diye bu coğrafyaya mecbur etmek istiyorlar. Seni Türk olmayan her kefeye koymak istiyorlar. Bundan “Türkiyeli” diyorlar her gün meydanlarda.
Yeni doğmuş bir dünya vatandaşı olduğunu kafana bir namlu ucu dayayarak kulağına fısıldıyor ve rolmodel alabileceğin ne kadar kahraman var ise ya itibarsızlaştırıyor ya da unutturuyorlar. 
Türk genci ilhamını Mete’den almazsa disiplinsiz olur. Türk genci ilhamını Namık Kemal’den almazsa hürriyetin bilincine varamaz.Türk genci ilhamını Enver’den almazsa hayal kurma yetisini kaybeder. Türk genci ilhamını Atatürk’ten almazsa başaramaz. Biliyorlar.
Sana geçmişini unutturma çabası bu yüzden işte çocuk. Seni ne kadar tahayyülsüz ne kadar disiplinsiz, ne kadar başarısız görmek istediklerinin farkında değil misin? 

***

PARASIZ BAŞARMAK

Türlü zorlukla aldığın üç kuruş bursun, yediğin ekmeğin, cebindeki bozuklukların peşindeler. Sana çalışma, üretme ortamı sağlamak için açacakları kütüphaneye kullanmaları gereken parayı; tembel hacı dayıların alınlarını, yerden ısıtmalı halılarda secdeye koymaları için harcıyorlar. Seni örseliyorlar çünkü onlara lazım değilsin. Muhalefet istemiyorlar. Çünkü muhaliflik bilmeyi gerektiriyor. Sosyal devlet olma gibi bir iddiaları var. Ancak saraydan-bataklığa epey bir mesafe olduğu apaçık.
Kendi zamlarının üzerini yine kendi medyalarıyla kapatıyorlar. Ekonomi bilmeden “enflasyonla mücadele” ediyorlar. Almak istediğin bilgisayarın, müzik aletinin; yemek istediğin domatesin, makarnanın fiyatını yükseltip dinin aza tamahı emrettiğini söylüyorlar.
Her cuma yalan vaaz edip her sabah riyâyla yatağımızdan kaldırıyorlar. Sunî gündemler oluşturup ortalık kızıştırıyor, cüzdanının boşluğunu unutturuyorlar. Tüm çabalarının içinde sana bir günlük keyfiyeti çok görüyorlar. Ve hâlâ utanmadan başarı bekliyorlar.
Seni ne kadar fakirleştirdiklerinin farkında değil misin?

***

MUHALEFETİN MUHAFELET OLMAMASI

İdeolojin ne olursa olsun fikrini beyan etmene fırsat vermeyen siyasi partilerimiz var olsunlar ! 
Yalnız yönetenlerin değil yönetenlere karşı gözükenlerin de istediği yine onlara biat etmek oluyor. Karşı gelemem çünkü en iyi muhalefeti büyüklerimiz yapar. Malum geçen seçim gecesi muhalif liderlerimiz bize ne kadar da sahip çıktılar, oylarımızı ne kadar da güzel korudular. Biri makam koltuğunda televizyon izlerken, öteki yalnız kendi devasını sarhoşlukta bulurken…
Şimdi bizim oyumuzla girdikleri meclisin kürsüsünde yaptıkları muazzam konuşmalarından, verdikleri soru önergeleri ve tekliflerden de anlaşılacağı üzere çok doğru yere mühür vurmuşuz hakikaten !
Halihazıda ortada bir beyaz varken ben daha beyazım iddiasıyla oy koparmaya çalışma gayretinizi kahkaha atarak izliyorum. Belki farkında değilseniz diye söylüyorum; maalesef değerli parti kurmayları ‘Din üzeri siyaset’ yaparak oy alma yöntemi daha önce defalarca başkaları tarafından denendi.
Bilinçli Türk gençliği, kendilerine kürsü üzerinde fırsat verilmesi gerektiğini birçok kez söyledi. Şimdilerde ise dikkate alınmadıklarının ve yüksekten söylemlerinizle onları kandırma gayretinde olduğunuzun gayet farkındalar. Örgütsüz, tanışıksız fakat aynı davaya hizmet eden onbinlerce genç, kendilerine yaşayan bir baş bulamamanın derin hüznü içerisinde rüzgarın tersine doğru el yordamıyla ilerleme gayretinde. Seni önemsemiyorlar farkında değil misin?

***

YAŞAYACAK MI DOKTOR BEY

Umut var mı? Soru bu. Bunca hengâmenin içinde kendi girdabını yaratma uğraşı veren bizler, bizden önceki dürüst ve liyakat sahipleri gibi yok olup silinecek miyiz ? Yoksa çarkın içine çomak sokmaya mecalimiz, hayatta kalmak için umudumuz kaldı mı ?
Elbette genç yaşta bizi kendi davalarının doğru olduğuna inandırmaya çalışan birçok kuruluşla karşı karşıya geldik. Bazılarına inandık mücadele ettik, emek verdik. Sonucuysa çoğunlukla daha kaliteli, daha zengin ve daha iyi bir yaşantı hayallerimizi tatmin edemedi. Bunca ekonomik ve sosyal probleme karşı hâlâ ayakta durmaya mecalimiz kaldı mı merak ediyorum. 
Bana sorarsanız göğsünün hemen altından vurulmuş ve kan kaybeden asker gibi bilinçli Türk gençliği. Son bir tıbbi müdahaleyle yaşayabilir ve bittabii dokunulmazsa kan kaybından yaşamını yitirebilir. Seni umutsuzluğa sürüklediklerinin farkında değil misin?

***

VAKİT KALMADI

İnanın nereye doğru gittiğimizi biz ne kadar bilmiyorsak bugünü yönetenler ve yönetmeye talip olanlar da o kadar bilmiyor. Özgüven sahibi yeni nesillerin oluşmasını beklerken gözümüzün önünde bir çöküşü izlemeyi istemiyoruz.
“Gençler, geleceğin milletvekilleri, siyasetçileri, bürokratlarıdır” şiarını düstur edinmiş alnı buruşmuşlara cevaben haykırıyoruz: Gençler; bugünün milletvekilleri, siyasetçileri, bürokratları ve karar merciileri olmalıdır. Gençler okumalı, gençler karar vermeli, gençler yönetmelidir. Gençliğini elinden alıyorlar farkında değil mısın?
                     
Talha Barış YAPICI

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir