Domenico Ghirlandaio, Floransa’dan bir İtalyan Rönesans ressamıydı. Ghirlandaio’nun özel yeteneği, çağdaş yaşamı ve çağdaş insanların portrelerini dini anlatılar bağlamında tasvir etme yeteneğiydi. Bu ona büyük popülerlik sağlamıştı.

Kanonik ve apokrif kaynaklarda anlatılan İsa’nın doğumundaki ortak episodlardan biri olarak çobanların tapınması gösterilmektedir. Doğum sırasında Luka ve Matta’da sürüleriyle birlikte geceyi kırda geçiren çobanlara Tanrı’nın meleğinin görünerek İsa’nın doğumu müjdelenmiştir. Doğum esnasında etrafı büyük bir ışık kaplar ve görkemiyle çevreyi aydınlatır. Bu ışık çevredeki çobanları korkutur ve bunun üzerine çobanlara görünen Melek, onlara mutlu bir haber getirdiğini ve İsa’nın doğumunu müjdeler. Bu olay Luka’da şöyle geçer:

“Korkmayın çünkü işte ben size bütün kavme olacak büyük sevinci müjdeliyorum, çünkü bugün kavme Davud’un şehrinde size kurtarıcı doğdu, O da Rab, Mesih’tir. Yemlikte yatan, kundağa sarılmış bir bebek bulacaksınız; size alamet bu olsun.” (Luka, 2: 8-17).

Meleğin duyurusu üzerine çobanlar, Tanrı’nın müjdelediği yeni doğan bebeği görmek için ahıra yönelmiştir. Ahıra gelen çobanlar burada, Meryem ve Yusuf’la birlikte yeni doğan bebek İsa’yı kundakta görür. (Luka, 2: 8-17) Apokrif kaynaklarda çobanların bu olayı görmek için ahır yerine çobanların barınağı ile mağaraya yöneldikleri anlatılır. Iokabos’un Protoevangelionu’nda (12: 14) ve İsa’nın Çocukluk İncili’nde bir mağarada gerçekleşirken (1: 1-21), Barnabas İncili’nde çoban barınağında gerçekleştiği yazar. (3-4) İsa’nın Çocukluk İncili’nde, gökyüzünde korkutucu derecede beliren ışık şöyle anlatılmaktadır:

“Ve gördüler ki mağara kandillerden, mumlardan, güneşin kendi ışığından daha parlak bir ışıkla dolmuştu. Ve bebek kundaklanmış, annesi Azize Meryem’in göğsünü emiyordu.” (İsa’nın Çocukluk İncili, 1: 6-11).

Eserin odak noktasında olan, yeni doğan İsa yere yatırılmıştır. Başında görülen sarı-kırmızı renkli hale kutsallığının simgesidir.Benzer bir hale ile bebeğin yanı başında diz çökmüş olarak tasvir edilen kadın ise Meryem’dir.

Meryem’in hemen yanında görülen eşi Yusuf, beyaz saçı ve sakalı ile ilerlemiş yaşını göstermektedir. Ortamda çobanların tapınmasından çok geride kendilerine doğru ilerleyen bir kalabalık da vardır.

Resmin sağ kısmında yer alan çobanlar aldıkları haber üzerine ahıra gelmişlerdir. Ghirlandaio’dan birkaç sene önce Felemenk ressam Van der Goes tarafından yapılan ve Floransa’ya getirilen bir başka Çobanların Tapınması eseri dönemin parlayan yıldızı olmuş ve birçok ressamı derinden etkilemiştir. Ghirlandaio’nun çobanları Van der Goes’un gerçekçi ve son derece doğal görünümlü çobanlarının çok benzerleridir.

(Van der Goes’un aynı olayı konu alan eseri)

Gerideki manzarada dönemin Filistin topraklarını göstermek yerine İtalya’nın kuzeyindeki Alpler’den bir görünüm yer almıştır. Bu Rönesans’ın tipik bir özelliğidir. Bilindik yerler dekorda kullanılır.

Çobanların tapınması eserlerinde genelde aynı ortamlar tasvir edilir. Eski Roma tarzında bir ahır ve İsa’nın yatırıldığı bir yemlik ve ahırda duran bir öküz ve eşek bu olayı konu edinen hemen hemen tüm eserlerde görülür.

Çobanlardan İsa’ya en yakın duranı Ghirlandaio’nun kendi görünümde tasarlanmıştır. Diğer çobanlara Tanrı’nın mucizesi bebek İsa’yı gösteren Ghirlandaio, aynı zamanda parmağı ile taş yemliğin ön kısmında görülen çelengi de işaret etmektedir. İtalyanca’da çelenk yapan “garland maker” anlamına gelen Ghirlandaio kelimesi ressamın ismine gönderme yaparken eseri kimin yaptığına dair ipucu da sunar.

Tablodaki yemliğin üzerindeki yazılar da dikkat çekicidir. Latince yazı şunu söylemektedir: “Pompei’nin kahini Fulvius Kudüs’te öldürülürken şunları söyledi: beni saklayacak bu kap bir tanrıyı getirecektir”. Fulvius tarafından yapılan bu kadim kehanette kap ile bebek İsa’nın yatırılacağı yemlik işaret edilmektedir. Böylece aslında antik bir lahit görünümdeki yemliğin de aynı zamanda Fulvius’un mezarı olduğunu düşünebiliriz. Böylece Ghirlandaio kendi Klasik Roma dönemi bilgisini de sanatına yansıtmıştır.

Çobanların tapınmasını konu alan eserlerde her zaman bulunmayan bir öge bu tabloda kendine yer edinmiştir. İsa’nın doğumundan sonra O’na tapınmak ve hediyelerini sunmak üzere üç farklı bölgeden krallar gelmiştir. Resmin sol tarafında görülen kalabalıkla gelen kalabalık bu üç kralı ve mahiyetlerini tasvir etmektedir.

Resim, Floransa’daki Santa Trinita Kilisesi’nin Sassetti Şapeli’nde gösterimdedir. Bu şapel, İsa’nın doğum yeri olarak kutsanmıştır ve dolayısıyla tasarımı bu olay temel alınarak yapılmıştır. Eser o kadar başarılıdır ki diğer sanatçılar tarafından sıklıkla tekrarlanmıştır.

(Aynı olayı konu alan bir başka tasvir.
Ravenna, San Apollinare in Nuovo, Müneccim Krallar’ın İsa’ya Hediyeler Sunması )

Aynı zamanda Ghirlandaio’nun kendisi de çoban olarak sahnede yer almıştır. Hatta sanatçının Çocuk İsa’ya, şapelin duvarlarının sağında ve solunda yer alan ve panelin dışında tapmak zorunda kalan diğer çobanlara ve insanlara göre daha fazla yaklaştığı görülmektedir. Çobanlara liderlik yapan sanatçı, dizlerinin üstünde İsa’nın mucizevi doğumunu işaret etmektedir.

Çobanların tapınması, 15. yüzyılda Alp Dağları’nın kuzeyinde oldukça popüler bir temaydı. Ghirlandaio’nun bu konuyla ilk teması, Flandre’de çalışan Thomas Portinari’nin 1483 yılında Hugo van der Goes’den bir eser alıp Floransa’ya götürmesi ile olmuştur.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir