Asırlar öncesinden “Benden eyerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, çadırımı isteyin vereyim fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin. Vermem, veremem. ”diye seslenir, Çin bozguncusu atam Metehan. Bu söz, tarihtir aslında, şanlı Türk tarihi. Dünyaya nam salmış, üç kıtaya hükmetmiş, vatan için ölmeyi şeref bilmiş bir milletin vatan aşkını özetler niteliktedir.

Vatan bize anadan, yârdan daha sevgilidir. “Vatan olmadan aşk olmaz, vatan olmadan hiçbir şey olmaz.” ülküsüyle vatanı en yüce aşk ve kutlu bir yol bilmişiz. Kırk asırlık tarihimizde esaret altına girmemiş ve vatan savunmasından adice kaçıp, başka topraklarda sığıntı gibi yaşamamış bir milletiz. Vatan demek özgürlüktür. Özgürlük kırk çerisiyle Çin sarayını basan Kürşad’ın bağrındaki sızıdır. Bu kutlu sevda için azlığımıza değil; tüm hücrelerimizde alev alev yanan, yandıkça düşmanı yakan, bir meşale misali benliğimizi aydınlatan vatan aşkımıza baktık.

Şimdilerde sinelerden söküp alınmak istense de, sembolikleştirilmeye çalışılsa da bu çabaları elbet boşa çıkacaktır. İşte bu güruh, bizden benliğimizi çalmak istemektedir. Farklı kültürleri, modernizm adı altında bize empoze etme gayesi etrafında türlü çabalara girmektedir. Çağımızın vatan ve millet sevgisi oluşmamış gencecik beyinlerini kendilerine kurban seçmektedir. İşte bunun içindir ki her bir kişiye vatan sevgisini aşılamak istiyoruz. Biliyoruz ki kültür yozlaşması dil ile başlar, yabancı kelimeler dilimize adeta hücum eder ve daha sonra bizim kültürümüzde olmayan birtakım hareketler ortaya çıkagelir. Ortaya dışarı kaynaklı fikirler atarak bizi bizden ayırmak istiyorlar ki şu anda elleri boş dönmüş değiller. Kimisi tarihin köşe bucaklarından yanlışlar bularak, kimisi gerçeklik payı olmayan fikirler ortaya atarak bizi ayrıştırmak isteyenlerin sofrasına meze yapar.

Unutulmamalıdır ki bizi biz yapan tarihimizdir. Türk tarihi parçalanamaz, parçalanması dahi düşünülemez bir bütündür. Tarihimizin ışığında dilimize, kültürümüze, benliğimize sahip çıkmalıyız. Kürşad’ın yaktığı, Mustafa Kemal’in harladığı vatan aşkı ve özgürlük ateşini her daim içimizde taşımalı, adeta bir güç kaynağı bilmeliyiz. Çünkü biz Çin Seddi’ni yapanların korkusu olan, az kişi ile çok işler başaran, deyim yerindeyse gözünü budaktan sakınmayan mazlum coğrafyaların tek umudu olan bir milletiz.

Uyanalım! Eğer uyanmazsak; siper diplerinde, alnında secde goncalarıyla toprağa düşen vatan gülleri, aziz şüheda mahşerde bizden hesap soracak. Her adımda ayak bastığımız kanla yoğurulmuş topraklar bize haram olacak. Unutmayalım ki tarih bizim, şan bizimdir, başkasına ne hacet. Sınır koymayın içinizdeki bu coşkuya. Hülâsa içinizdeki çılgın Türk’ü serbest bırakın.

Tuğba ŞAHİN

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir