1_8NdY6-LK7J6sHxAflCSYKA

I

Başımızdan geçenlere şöyle bir bakalım:

Bakalım bakmasına ama nereye bakacağız?

Başımızdan geçenler, geçmiş zamanda. Geriye baktığımızdaysa görmek istediklerimizden çok görmek istemediklerimiz gözümüzün önüne gelecektir. Bu, elbette bizi geriye bakmaktan alıkoymamalı. Peki, bunun için ne yapmalıyız?

Ders çıkaracağımız sonuçları aramak uğruna binlerce müsvedde kağıdıyla karşılaşacağımız bir gerçek. Bunlarla başa çıkmanın yolu ise onları görmemek değil. Aksine onlara odaklanmak. O müsvedde kağıdını bir hatırlasınıza… O, sizin ne umutlarla karalamış olduğunuz bir kağıt değil mi? Derinlerde ne umutlar, ne ışıklar barındıran bir karalama…

Eğer ki geçmişe düşmanlıkla değil de asıl hâliyle bakarsak işte o zaman aradığımızı buluruz. Çünkü sıkılmayız. Anılar bizi daraltamaz. Bugüneyse yarım bir tebessüm, hafif bir iç çekme, aradığımızı bulmanın verdiği huzur, belki bir de o günlere duyulan özlem ile döneriz. Sanmayın ki geçmişe dönmek o özlemi körükledi, geçmişine düzenli olarak özlem duymayan insan zaten hiç yaşamamıştır.

Yaşayın! Zira bu size yakışıyor. Dünle, bugünle, yarınla yaşayın. Bugün için, dün için ya da yarın için değil! Yaşamak için yaşayın! Çünkü yaşamak, bir fiilden öte anlamlar barındıran bir kelime.

Evet, haklısınız. Hepimiz hayattayız. Ancak yaşamak, aldığımız nefesin soluk borusundan akciğere inerken çiçekli yollar görmesiyle var olur. Yaşamak, en büyük acıda bile umut bulanların ekmeğidir.

Bugün erken uyanın. Mehtaba karşı pencerenizi açıp o temiz havayı içinize çekin. Bırakın soluk borunuzda çiçekler açsın. Kırağı aydınlatsın yüreğinizi.

II

“Umut, fakirin ekmeğidir.”

Bizler bu dünyada gurbetçiyiz. Her ne kadar maddi veya manevi olarak zenginliğiniz doruklarda olsa dahi bir gurbetçi olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın. Vatanımızdan kovulduk! Ne çabuk unuttunuz? Zenginliklerimizin önemi yok! Vatanımıza kavuşamadıktan sonra bu evrenin tamamına hükmetsek ne yazar? En zengin halimizde bile fakiriz. Bu yüzden umut etmemiz şart, yoksa ekmek yiyemeyiz.

Derler ya hani, oruç fakirin halinden anlamak içindir diye… Yalaaan! Tabii ki yalan! Oruç fakir olduğumuz için tuttuğumuz bir şey, fakirleri anlamak için değil!

Fakir insanlar günü gelir yemek yemez öteki güne de yemek çıkarabilmek için. Pekâlâ bizler ki ucunu bilmediğimiz bu gurbet hayatında bir gün öteye yemeğimizi saklamazsak ne hâle geliriz? Oruç dediğimiz şey bir ibadetten öte, bize ne olduğumuzu hatırlatmaya çalışan bir ritüeldir. Umut etmeyi öğretir. Peki bunca yol tabelasının içinde neden hâlâ yol aramaktayız? Umut etmek, sonu boşa çıksa bile en güzel eylemlerdendir. Umutsuz olmak demek, “İlla ki üzüleceğim, niye mutlu olayım ki?” demeye benzer. Hayat, tek başına bir şeye benzemez. Yaşamak lazım, tüm duyguları yaşamak, yaşamayı hissetmek.

Biraz önce dediğim, bu sabah mehtaba karşı yapacağınız ritüeli aman ha ihmal etmeyin!

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir