3oeksi adlı projeye geçen sene sosyal medya üzerinden ufak ufak denemeye başladığım seyahat yazılarımla dahil olacağım. Ben tabii bu yazıların herhangi bir gezi yazısından farklı ve bu mecradakilerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Çünkü bu yazılar turizm camiasında alışılagelen teorik bilgiden, akademik bakış açısından yoksun, tabiri caizse karadüzen anlatıcıların yahut kolejde okumuş, yalıda büyümüş, dertsiz, tasasız, yapmacık söylemlere sahip kişilerin kaleminden çıkmayacak. Bu yazılar; ebediyete göçtükten sonra kaç kişi tarafından hatırlanacağını umursayan, bilime, insanlığa, Türklüğe ufak da olsa katkıda bulunma gayesi güden milliyetçi bir Anadolu genci tarafından yazılacak.

Turizm fakültesinden yeni mezun olmuş bir turist rehberi adayı olarak öğrencilik hayatımda, içerisinde çalışma ve eğitimi kapsayan bazı seyahat fırsatlarına ulaşma şansım oldu. Bu fırsatlar yoğun çaba ve emeğin sonucunda geldiği için kıymetini bildim ve onlardan yararlanabildiğim kadar yararlanmayı kendime görev addettim. Seyahatlerimi genellikle eğlenceden uzak, öğrenmeye ise olabildiğince yakın planladım. Çünkü bir Türk evladı olarak, ellerin yaptıklarının iki katını yapmakla yükümlü olduğumun bilincindeydim. Biz, otuz yaş altı gençler, dünyayı tanıma konusunda pek şanslı olmayan bir neslin yetiştirdiği evlatlarız. Şu halde, elimize bu konuda fırsatlar geçiyorsa bunları en iyi şekilde değerlendirmek bizleri yetiştiren ve bizlerin yetiştireceği nesillere olan yegane borcumuzdur.

Toplum olarak birçok alanda dünya ülkelerinin gerisinde kaldığımız su götürmez bir gerçek. Bu gerçeği kabullenip kendi yağımızda kavrulma fikri bana veya herhangi bir Türk milliyetçisi gence yakışmazdı. Bizim bilgiye aç bir nesil olmamız lazım ki yarınlara etkimiz olabilsin. Deneyim ve düşünce birikimimizden aydın bir nesil türetelim ve bu şekilde muasır medeniyetlerin bayrak taşıyıcısı olabilelim.

Bu düşünceler çerçevesinde, Türk milliyetçisi gençler olarak sosyal hayatın her alanında bulunmamız gerektiğini düşünüyorum. Tek tip insanlar değil, aynı ülkü uğruna yaşayan farklı insanlar olmalıyız. Yöneldiğimiz farklı alanlarda başarılı ve söz sahibi kimseler olmalıyız. Ancak bu yolla çağdaş, bilinçli, kültürlü ve donanımlı kişiler olabiliriz.

Seyahat…

Bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğum seyahatlerden çok şey öğrendim. Her seyahatimin sonunda kendimi bir kitap bitirmiş yahut bir eğitimi tamamlamış gibi hissettim. Şüphesiz bunun altında yatan şey kendimce geliştirmiş olduğum seyahat metoduydu. Gerek meraklı olmam, gerek akademik alanım olduğu için bu iş benim için oldukça keyif vericiydi.

Şimdi bu konuda edindiğim tecrübelerden yola çıkarak kendimce nasıl seyahat edilmesi gerektiğini yazacağım.

Öncelikle ”Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?” sorusuyla giriş yapalım. Benim bu soruya cevabım verilen iki seçenekten çok daha fazla.

Okuyun, Gezin, Dinleyin, Gözlemleyin, Düşünün, Hayata Karışın ve Hissedin!

Rota Oluşturma:

Yola çıkmaya hazırlanıyorsunuz. İlk yapmanız gereken,ziyaret edeceğiniz yerleri belirleyip ilgi alanınıza, bütçenize ve zamanınıza göre bir rota oluşturmak. Hazırladığınız rotayı ulaşım imkanlarını da göz önünde bulundurarak revize etmenizi tavsiye ederim. Rotanızda her zaman yedek ve fazladan alternatifler de bulunsun ki karşılaşacağınız herhangi bir sorunda veya zaman artımında yapabileceğiniz bir alternatifiniz olsun. Bu süreçte elinizde mutlaka bir harita olsun ve gitmeden önce o haritaya bakarak şehrin veya bölgenin genel yapısını çözmeye çalışın, kalacağınız yerin konumunu ezberlemeye çalışın.

Ziyaret edeceğiniz yerleri belirlerken ilgi alanlarınız dışına da çıkmaya çalışın. Diyelim ki mühendissiniz. Sadece havacılık, tren, makine vs. müzeleriyle kendinizi sınırlamayın. Doğa tarihi müzesini de, bir kişiye atfedilmiş müzeleri de, sanat galerilerini de mutlaka görün. Bu, belki de o güne kadar farkına varmadığınız ilgi alanlarınızı ortaya çıkaracaktır.

Bilgi Toplama:

Belirlediğiniz rota uyarınca ziyaret edeceğiniz noktaların genel tarihi hakkında bilgi toplayın, fotoğraflarını inceleyin ve kısa notlar tutun. Herhangi bir sorunla karşılaşma riskini en aza indirmek için daha önce buraları ziyaret edenlerin yazmış olduğu blog yazılarını okumanızı, varsa burayla ilgili çekilmiş videoları izlemenizi tavsiye ederim.

Gideceğiniz yerde Türk izlerini arayın. Büyük bir milletin evlatları olarak dünyanın herhangi bir yerinde kendinize ait şeylerle karşılaşabilirsiniz. Örneğin Washington D.C’de bir Atatürk heykeli görebilirsiniz. Letonya’nın kasabadan hallice bir şehri Cesis’te Plevne savaşında esir düşüp hayatlarını orada kaybeden Türk erlerin mezarını ziyaret edebilirsiniz (ediniz!) yahut Litvanya’nın Trakey şehrinde Karay Türkleri ve Kırım Tatarlarının izlerine rastlayabilir, bir güzel Karay yemeği olan “kıbın” yiyip dönebilirsiniz. Buna dair örnekler elbette çoğaltılabilir.

“Letonya / Cesis Türk Erleri Mezarlığı — 2018”

Konaklama Seçimi:

Konaklama seçimi bir seyahatin en önemli aşamalarından biridir. Özellikle otuz yaş altı bir gezginseniz bütçeniz ne olursa olsun bir hostelde kalmanızı tavsiye ederim. Otuz yaş üstü ihtiyarlar için konfor alanının dışına çıkmak haliyle biraz daha zor olacağından otelde konaklamayı tavsiye ederim. Hosteller minimum düzeyde konfor sunar fakat ucuz ve sosyalleşme imkanı sunduğundan tavsiye ediyorum. İnsanları inceleyerek, öğrenme deneyiminizi daha da kaliteli bir hale getirebilirsiniz.

Burada tabii ne tür bir gezgin olduğunuz da önemli. Benim tavsiyem, seyahatinize tek başınıza çıkmanız ve yanınızda sadece ihtiyacınız kadar eşya bulundurmanız, hatta mümkünse tek bir sırt çantasına tüm ihtiyaçlarınızı sığdırabilmeniz. Bu şekilde hareket kabiliyetiniz yüksek olacağından zamanı daha verimli kullanacak ayrıca tek başınıza olduğunuz için düşünmeye, net bir biçimde gözlemlemeye ve yorumlamaya bolca fırsatınız olacaktır. Tabii ki arkadaşlarla seyahat etmenin tadı başkadır fakat yukarıda bahsettiğim çerçeveler göz önünde bulundurulduğunda öğrenme amaçlı bir gezi için tavsiye verdiğim unutulmamalıdır. Tek başınıza gezmek özgüven patlamasına da sebebiyet verir. Bu da bir insanın kendi kabuğunu kırmasındaki ilk adımdır. Sınırlarınızı zorlamaktan çekinmeyin!

Sosyalleşmek:

Yalnız gezmek sosyalleşme konusunda da avantajlıdır. Tek başınıza olduğunuz için yabancılarla tanışmada daha rahat davranırsınız. Gittiğiniz yerlerde yerlilerle tanışmak orayı daha iyi kavramanıza çok büyük katkı sağlar. Hatta bunu seyahat planınızın asıl hedeflerinden biri haline getirmenizi tavsiye ederim. Farklı kültürlerde yetişmiş yeni insanlar dünyaya bakış açınızı değiştireceği gibi yabancılar hakkındaki sahip olduğunuz muhtemel ön yargıları da yıkacaktır. Bu yolla çok iyi arkadaşlık ilişkileri de kurabilirsiniz. Asla çekinmeyin ve konuşun. Girişken olun. Onlar üzerinde bırakacağınız olumlu herhangi bir algı da ülkemiz adına çok önemli bir katkı olacaktır. Şunlara Orta Doğu’lu olmadığımızı göstermenin vakti gelmedi mi sizce de?

İnceleyin:

Dağı inceleyin, taşı inceleyin, geceyi ve gündüzü inceleyin, şehirleri inceleyin, mimariyi inceleyin, yolları inceleyin, kaldırımları inceleyin, insanları inceleyin, marketlere girin, parklarda oturun, sorular sorun. Sadece bakmayın yahut fotoğraf çekip geçmeyin. Anlamlandırmaya çalışın. Farklılıkları sezmeye çalışın. Karşılaştırmalar yapın. Mesela bisiklet yollarına odaklanın zira bisikletliye verilen değere bakarak bir ülkenin medeniyet seviyesi hakkında bilgi edinebilirsiniz. Gelişmiş ülkede bisiklet vardır! Trafiği inceleyin. Toplumun ne kadar hoşgörülü ve saygılı olduğunu, insana ne kadar değer verildiğini karşıdan karşıya geçerken anlamanız mümkündür. Yorumlayın! Bu, düşüncenizi geliştireceği gibi hayata dair beklentilerinizi ve standartlarınızı da yükseltecektir. Azla yetinen olmamalıyız.

“Vistül Nehri / Varşova — 2018”

Hissedin:

Diyelim ki tarihi bir mekanı ziyaret ediyorsunuz. Kendinizi mekanın büyüsüne kaptırın. O mekan hangi çağa aitse kendinizi bir an orada hissedin. Takın kulaklığınızı ve ortamla uyumlu bir müzik dinleyin. Unutmayın, bir yerde kendinizi ritmine kaptırarak dinlediğiniz bir müziği daha sonra tekrar duyduğunuzda kendinizi yine oradaymış gibi hissedersiniz (bunun bilimsel açıklamasını nörobilimci arkadaşlara bırakıyorum) Diyelim ki bir Orta Çağ kalesindesiniz. Kendinizi oraya adapte etmeye çalışın. Zamanında orada olan yaşamı zihninizde canlandırmayı deneyin ve kendinizi de o hayatın bir parçasıymış gibi hayal edin. (Örneğin, Age of Empires oynayan arkadaşlar bu işi kolaylıkla yapabileceklerdir 🙂

Seyahatlerinize yeterince zaman ayırdığınızdan emin olun. Kısa süreli bir turda bu dediklerimi yapmanız pek mümkün değil. Bir şehri sırf görmek için değil orayı öğrenmek için çabalayın. Daha fazla Instagram şovmenine ihtiyacımız yok.

Bisiklet kiralama şansınız varsa mutlaka kiralayın. Böylece trafiğe karışıp, yukarıda da bahsettiğim gibi sosyal hayata dair daha iyi yorumlama yapabilirsiniz. Ayrıca bisiklet kiralamak erişim alanınızı genişleteceğinden daha fazla yer görebilirsiniz.

Gezi alanınızı sadece turistik bölgelerle sınırlı tutmayın. Halkın yaşam alanlarına, mahallelere girin. Zengin semti de yoksul semti de iyice inceleyin. Örneğin bu, gelir eşitsizliğini yorumlamanıza yardımcı olur.

Seyahatiniz süresince yanınızda mutlaka bir kitap bulundurun. Bir kitabı farklı yerlerde okumanın da güzel bir anısı olacağına inanıyorum. Şahsen ben yanımda bir şiir kitabı taşımaya özen gösteririm.

“Maskavas Dārzs / Riga — 2018”

Kendinize gittiğiniz yerleri simgeleyecek şeylerden bir koleksiyon yapabilirsiniz. Ben gittiğim yerin en popüler gazetesini almayı tercih ediyorum. Bu gazeteleri anlamasam da fotoğraflardan yola çıkarak ülkenin o dönemdeki gündemini az çok anlayabiliyorum.

Telefonunuzun hafızasını boşaltmış şekilde gidin ve oradan dolu bir şekilde dönün. Şu an bu yazıyı yazmama ve gelecekte yazacağım yazılara kaynak olan şey çektiğim sayısız fotoğraf ve kendi kendime konuştuğum birkaç videodur. Bunlar geçmişi hatırlamada size yardımcı olacak şeylerdir.

Son olarak, gezinize biraz neşe katmanızı tavsiye ederim. Unutmayın, keyifle yaptığınız her şey yanınıza kar kalacak, gelecekte çok daha iyi anımsayacağınız anılar olacak.

Seyahatinizi öğrenme gayesiyle hazırlayıp ufkunuzu genişletin, kendinizi yetiştirin ve farklı dünyaların da olabileceğinin farkına varın. Varın ki; siyasi sınırlarıyla, dağlarıyla, dereleriyle değil; feyzi ile, ümranı ile, kalemi ile, sanatı ile yeni bir vatan çizip ortaya çıkarabilelim!

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir